12 Mayıs 2010 Çarşamba

Doğu Türkistan Türklerinde Töreler

Türklüğün ana yurdu, Türk medeniyetinin beşiği, Türk dünyasının doğudaki kalası, tarihin kötü kaderi günümüzde esaret altında kalan tek Türk yurdundan söz edeceğim.

Soydaşları, dildaşlar. ve dindaşları tarafından unutulma korku ve endişesi, üzüntüsü ve tehlikesi içinde var olabilme mücadelesi vermekte olan bu ülkeyi ve onun mazlum halkını hatırlatmaya çalışacağım.

Tarihi ve coğrafi adının ve öz kimliğinin telaffuzu dahi .suç sayılan bu bahtsız ülke, istilacıların " ŞİNCANG " diye adlandırdıkları Doğu Türkistan'dır.

1.828,418 Km2. yüzölçümü ile Asya'nın merkezinde yer alan bu kadim Türk vatanının yani. Doğu Türkistan'ın bu tarihi ve coğrafi adı; 1877 yılındaki Çin-Mançu istilasından sonra 1884'te "Yeni Toprak " anlamına gelen "ŞİNCANG u olarak değiştirilmiş ve 1949 yılında vuku bulan Komünist Çin işgalinden sonra I Ekim 1949 tarihinde " ŞİNCANG UYGUR ÖZERK BÖLGESİ " adı ile bugünkü statüsü kazan­dırılmıştır.

Avrupalı strateji bilginlerince Asya'nın kalbi Pivot Of Asia olarak nitelendirilen bu esir ülke, jeopolitik ve jeostratejik konumu, fiziki coğrafyası.tarihi geçmişi, etnik yapısı, kültürel değerleri ve dini inançları ile Türk - İslam dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır.

Uluslararası ilişkiler açısından Doğu Türkistan ; kuzey, batı ve güneyde komşu­ları olan Batı Türkistan'ı oluşturan Kazakistan.Kırgızistan ve Tacikistan ile Afganistan,Keşmir ve Tibet'ten , Dünyanın en yüksek ve geniş dağları ile yüzlerce kilomet­relik doğal engellerle ayrılmaktadır. Doğu'da Çin ve Moğolistan ile arasında 500 Km .lik ıssız bir çöl vardır. Doğu Türkistan gerçekten hiçbir bitişik komşusu olma­yan bir Orta Asya ülkesidir.

KISACA TARİHİ

Uzun tarihi boyunca Doğu Türkistan, İç ve Orta Asya'da kurulmuş olan Türk imparatorluklarının ve Hanlıklarının merkezi veya asli unsurunu teşkil eden " Feodal Krallıklar " olarak var olmuştur. Örneğin ; M.ö. 8-3 asırlarda İskitlere ,M.Ö. 300 -M.S. 93 yıllarında Hunlara. 522-744 yıllan arasında Göktürk İmparatorluğuna, 751-870 yılları arasında Karluk devletine 844 - 1212 yıllan arasında Karahanlı İmparatorluğuna ve 1507 - 1679 yılları arasında Yarkcnt - Suıdıyc Hanlığına, bu Türk yurdu merkezlik yapmış ve önemli vazifeler ita etmiştir.

Çin ile Doğu I ürk ıstan arasında ( O devirde Çinlilerce kullanılan adı ile Hsi Yu Matı ülkesi kayda geçmiş ilk temas, Çin İmparatoru Wu Ti' nin Elcisinin M.Ö.139 -119 yılları arasında bu ülkeyi ziyaret etmesi ile başlamıştır.

8-18.yüzyıllar arasındaki bin yıllık bir dönem.Çin İmparatorluğu ile önemli de­recede kültürel ve siyasi işbirliğinin gerçekleştirildiği bir barış dönemi olmuştur. Mu dönemde doğu - batı ticareti ile karşılıklı kültürel değişimler gelişmiştir. Çin'de hızla yayılan Müslümanlık ve Buda dini için Doğu Türkistan bir çeşit köprü görevini üstlenmiştir. Ancak, bu barış dönemi Doğu Türkistan'ın 1759 yılında Çin - Mançu İmparatorluğunca işgali ile son bulmuştur.

Doğu Türkistan'da bu Çin istilasının vuku bulduğu 1759 'dan bu yana dini ve milli benliklerini koruma amacı güden 200'den fazla silahlı ayak­lanma olmuş, bu direnişler sonunda kısa süreli de olsa halkımız Doğu Tür­kistan İslam Devleti (1863-1877) Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti (1933 -1937) ve Doğu Türkistan Cumhuriyeti (1944 - 1949) gibi Türk İslam dev­letlerini kurma gurur ve sevincini yaşamıştır.

Türklüğün ve evrensel kültür ve medeniyetin en eski altın beşiklerinden biri olarak bilinen Doğu Türkistan'da yaşayan Uygur Türkleri, ecdatlarımız Turalar,Hunlar, ve Saklar devrinden beri şekillenen şanlı tarihinin ,geleneksel Türk kültür ve medeniyetinin mirasçısı olmuşlardır. Defalarca yabancıların saldırılarına maruz kalmış, 5 değişik dinlere itikat etmiş, ve 26 çeşit yazı kullanmış ve 56 kez büyük göç olayı yaşamıştır.

Doğu Türkistan Türkleri, günümüze kadar bütün olumsuzluklara göğüs gere­rek , eski Türk kültür ve medeniyetini ,dilini,dinini, kutsal değerleri, zengin gelenek-görenekleri ile folklorüne yeni ürünler katarak daha da zenginleştirmekte ve günümü­ze kadar koruya gelmektedir.

1934 yılında Doğu Türkistan'ın başkenti Ürümçi yakınlarındaki Buğda gölü ci­varında bulunan ve günümüzde Pekin Etnografya Müzesinde olan bir sürüngen iske­leti Asya'da ilk insanların Tanrıdağları bölgesinde yaşadığını ispat etmektedir.

Karahanlı Türk İmparatorluğunun başkenti Kaşgar'da bulunan Artuş adamının kafatası üzerinde yapılan incelemelerde bu bölgede yaklaşık 10 binlerce yıldan beri ecdatlarımızın yaşadığını,daha sonra meydana gelen doğal afetler sonucunda bir kısım ecdatlarımızın Orhon ve Baykal gölü civarına göçtüğünü ortaya koymuştur.

Doğu Türkistan’ın Korla şehri civarında bulunan Könci ırmağının civarındaki ilkel mezarlıkta bulunan kadın ve çocuk cesedi,Nanking Üniversitesi Coğrafya Fa­kültesi C.14 Labratuvarlarında incelenmiş ve bu cesetlerin 6412 yıl Öncesine ait olduğu tesbit edilmiştir. Cesetler mezarda sırtüstü yatırılmış ve yünden dokunmuş kaba bir km parçasına sarılmış ve başına keçe kalpak giydirilmiş olarak bulunmuştur. Ayrıca.ecsedin büyük go/lü,u/un kirpikli ve u/mı burunlu olduğu gö/lcnmeşlir. l'esel ile birlikte bulunan sepetin içinde buğday İanelerine rastlanmıştır.

Bütün bu bulgular şunu ortayı koymaktadır; günümü/den yaklaşık 7 bin yıl ön­ce bu bölgede yaşayan insanlar sarı ırka mensup Çinliler hiç değildirler. Bunlar Ariyanların bu bölgeye gelmesinden yaklaşık 4 bin yıl önce bu toprakta yaşamış beyaz tenli ecdatlarımı/dır. Yani I ürk ırkına mensupturlar I.edatlarımı/ burada tarım ve hayvancılık ile uğraşmışlar.dokumacılık ve el sanatları ile ile yeni buluşlar yaparajc yüksek bir kültür yaratmışlardır.

Son yıllarda Doğu Türkistan'da yapılmış arkeolojik araştırmalarda 8 bin yıllık kaya resimleri ve Türk heykeli. 7 bin yıllık taş silahlar .toprak kaplar,ağaçtan yapıl­mış tabak ve çanaklar at ve ulak aksesuvarları ile 5 bin yıllık güneş şeklindeki mezara gömülü,başına 9 adet küş tüyü takılmış uzun keçe kalpak, gönden mamul uzun konçlu Çizmeli, ikiye örülmüş saçları olan,üstüne yün dokuma kumaş örtülmüş kadın cesedi bulunmuştur. Ayrıca, 5 bin yıllık olduğu belirlenen yaban koyun sürüsü kova­lamakta olan kurt resmi işlenmiş kemikten mamul sakal tarağı.motifli tandır ekmeği, 3 bin yıllık şiş kebabı,, 5.yüzyıla ait tahtaya yazılmış Uygur-Türk yazısı,7.yüzyıla ait fal aletleri ile 9.yüzyıla ait olduğu belirlenen Türkçe-Çince Sözlük bulunmuştur. Dung Huang'da bulunan M.ö. 49.yılında imal edilmiş olduğu belirlenen Lob- Nor kağıdı ve Türkçe matbaa harfleri, ecdatlarımızın Avrupalılardan çok önce matbaayı bula­rak kullandıklarını ispat etmektedir.Bütün bu buluntular ok ve yay ile silahlanmış ecdatlarımızın tarih ve medeniyetini aydınlatan deliller ve geçmişimiz için ayna nite­liği taşımaktadır.

Günümüzde büyük çoğunluğu kırsal kesimlerde yaşamaya mecbur ve mahkum edilen Doğu Türkistan'ın asıl sahipleri olan Uygur Türkleri, esasen kalıplaşan ve çok eski çağlardan beri devam edegelen bir çok töreler ve merasimler aracılığı ile tarihsel gelenek ve göreneklerini devam ettirmektedirler.

Bu töre ve merasimlerin belli başlıları şunlardır;

1. DOĞUM TÖRENLERİ:

Analık-Hazırlık Çayı: Evlerin genel temizliği yapılır. Doğumun gerçekleşeceği doğum odası hazırlanır. Bu oda kurutulmuş otlar ve elma kurusu hafifçe yakılmak sureti ile tütsü yapılır. Bu olaya Issık Salmak adı verilir.

Hamile Anne adayına banyo yaptırılır ve yeni elbiseleri giydirilir. Hoş kokular sürülür. Eve güzel kokular atılır. Kızgın yağda' poşkaP adı verilen bir çeşit ekmek yapılır. Bu işleme Hıd Purutmak adı verilir.

Bundan sonra eve Göbek Annesi (Kindik Anası) ve çok çocuklu hanımlar ve tecrübeli nineler davet edilir.

Ortası yuvarlak 2 adet büyük Katlama (Katmer) ekmeği pişirilir. Ekmeğin ortasınduki deliğe irmik veya un helvası doldurulur ve hu ekmek Aııne adayı ile müştak' hel Btbtyi yedirilır. Küçükbaş hayvan akciğeri ile bağırsağından dolma yapılır ve Çöçüre atlı verilen bir çeşit yemek pişirilerek geiefl misafirlere ikram edilir.

Hamile Annenin elbiseleri yoksullara dağıtılır. Anne adayı su değirmeninin su borusundan atlatılır Bir adet yumurta kırdırılarak suya atılır veya su borusuna su dökülür.

Doğum yaklaştığında Gelinin anne babası damadın evine gelerek i/in isteyerek kızını kendi evine götürtlr.Bu olaya Desturhan Kılmak adı verilir.

Doğum gerçekleştikten kırk gün sonra, aynı şekilde damadın anne ve babası kı­zın ana babasının evine gidip,dünürlerine teşekkürlerini sunar ve izin isteyerek gelin­lerini ve dünya'ya yeni gelen bebeği baba evine götürür. Bu olaya da Kuyoğulun Desturhanı denir.

Bu törelerde Ateşperestlik adetlerinin izine rastlanılmaktadır.

BALAĞA AT KOYUŞ (Bebeğe Ad Verme) Merasimi : Çocuk dünyaya geldik­ten 3-7 gün içinde damat, gelinin ailesi ve kendi ailesini ve yakın akrabalarını evine davet eder; daha önce kararlaştırdıkları ismi çocuğa verir .Ad Koyma işlemini Camii imami. Müezzini veya yaşça büyük bir aksakal yerine getirir. Kundaklanan bebek kucağa alınır. Sağ kulağına ezan.sol kulağına kamet okunarak ismini ilan eder ve beyaz keçeden yapılmış seccade üstüne bebeği yuvarlar ve babasına teslimi eder. Daha sonra misafirlere yemek ikram edilir. Yemekten sonra bir bez parçası misafirler tarafından makasla parça parça kesilir. Bundan amaç, bebeğin dilinin düzgün ve çabuk çıkmasını sağlamaktır. Daha sonra kesilen bu bez parçaları tek tek birleştirile­rek dikilir. Dikilen bu kumaşa "kuyak" adı verilir. Bu kumaştan bebeğe elbise (Kuyak Çapan ) dikilerek giydirilir.

Bebek dama çıkarılır ve iple bağlanır.Evin Tütünlük adı verilen deliğinden aşa­ğıya sarkıtılarak eve indirilir ve büyütülen eşik aralığından geçirilir. Daha sonra bir kadın bebeği, bir diğeri ise bir heybe alarak mahalleyi dolaşır.9 ayrı ayrı evden birer avuç un ve birer kaşık yağ toplar.Toplanan bu malzemelerden 7 veya 9 adet katlama (Katmer)yapılır. Ekmeklerin birinin içine nazar boncuğu konur.Bu ekmek misafirlere ikram edilir.Ekmeğin içine konan nazar boncuğu kime çıkarsa o kadın bebeği kendi evine götürür. Bir kaç gün sonra bebeğin ailesi bir kurban keserek (Kan Akıtararak ziyafet tertip edcr.Çocuğu alıkoyan kadına hediyeler verir ve onun gönlünü alarak çocuğu geri alırlar.

Bu törenlerde Gök Tann'ya tapınmak ve Dokuz Oğuz'u anmak gibi Budizm a-detleri kendini göstermektedir.

BÖŞÜK TOYU (BEŞİK DÜĞÜNÜ):

Bebek dünya'ya geldikten 40 gün sonra Lohosa ayağa kalkarak dışarı çı-kar.Bebek beşiğe belenir.Lohosanın anne ve babası kızını ve torununu kendi evine yolcu etmek maksadı ile Böşilk I oyu yap.ıı

Koşuk loyimdan önce yem beşik, ortası delikli bebek yorganı, yatak. Ovuda(Ortası delikli beşik). Kilittik (Abdest Kabı), Pamuklu Körpe (Şilte), koltartkıı (Kolon).Yörgck (Sarma bc/ı) Bebek yastığı, (ak (Abdest kabı ) Sümek ( Koyunun bacak kemiğinden yapılan bu çeşit boru) gibi beşik aksesuvarları lıa/ırlanır. Kırkıncı gün eve misafirler davet edilir. Kırk Anası adı verilen saygın bir hanım . zeki ve temiz giyinmiş kırk çocuk ve bir Berber davet edilir.Kırk adet yeni tahta kaşık.kırk adet Tokaç denilen küçük ekmek ve meyvalar lıa/ırlanır. Bir leğene özel olarak Kırk Suyu hazırlanır.

İlk önce bebeğin saçı çağırılan berber tarafından kesilir.Buna Saç Çüşürmek (Traş Etmek) denir. Daha sonra bebek yıkanmaya ahnır.Daha önce davet edilen 40 çocuk sıra ile. yeni tahta kaşıklar ile hazırlanan Kırk suyundan birer kaşık su alarak bebeğin adını anarlar ve "Alim Ol ! Molla Ol ! BaturOl ! " nidaları ile bebeğin başın­dan dökerler.

Daha sonra çocuklara ziyafet verilir.Gelen her bir çocuğa üstüne helva konmuş birer tokaç (ekmek) ve meyva verilir .Bebek annesinin altın ziynet eşyalarının batınlıdığı ılık suda yıkanır. Ağaç leğene alınır. Kırk Anası tarafından bir defa salla­nır. Daha sonra bebek sudan çıkarılır ve kurulanıp pudralanır,giydirilir ve kundakla­nır. Adrasman (Kırlarda yetişen bir çeşit ot korusu ) ile tütsülenir.Bebek daha sonra beşiğin alt ve üst tarafından 9 dafa dolaştırılıp beşiğe belenir. Bebeğin bu ilk traşındaki saçı toplanarak tartılır ve ağırlığınca gümüş (veya karşılığında para ) berbe­re verilir. Varlıklı aileler adak kurbanı keserek etini 7 yoksul aileye dağıtırlar.

Bebeğin saçı ise.yeni bir beze sarılarak Tumar (Muska)yapılır ve saklanır.

Doğu Türkistan'in bazı bölgelerinde Kırk Suyunun dört porselen kapta hazırlan­dığı görülür. Ncvbet şekeri.kıllı çamur, köprü tahtasından yapılmış kömür ve erkek kuzu kebabı batırılımış sular ile yine çocuklar tarafından kaşıkla dökülerek yıkanır.Bu işlem ise tatlı dilli., zeki. uzun ömürlü.edcpli ve iyi ahlaklı,el balası (cemiyetin yararı için çalışan) yetenekli ve cesur (Batur) olma gibi sembolik rolleri temsil eder.

Beşik toyuna gelen misafirler,çay içildikten, yemek ve meyvalar yendikten sonra dua eder ve çocuğa saadet dolu bir gelecek dileyerek dağılırlar.

YÜZ AÇKU TOYU : Kızılar gelin olup bir iki çocuk sahibi olduktan sonra, Anne-Babası akrabaları ve komşularımı çağırarak yüz açku toyu yaparlar.

Ebeveyin kızına ziynet eşyaları ve yeni elbiseler alarak hediye eder.Gelinin saçlarını ikiye örülür ve kaşlarını aldırırlar. Gelin süslenerek gelen misafirlerin yanı­na gider ve saygı ile selam verir.Anne misafirlere " Kızımızın Yüzünü Açtık " diye ilan eder .Misafir hanımlar da gelini tebrik ederler.

Bu toydan sonra gelin toplumdaki faaliyetlere daha serbest olarak katılabilir.

SÜNNET TOYU :

Erkek çocuk 7 yaşına bastıktan sonra dini kaidelere uygun olarak Sünnet ettiri-lir.Bu toy " Hatme Toyu " veya " Oğul Olturguzuş " toyu olarak da anılır.Toydan Bazı aileler kendi çocuklarıma sünneti ile birlikte mahalledeki yoksul ailelerin çocuklarını da bu vesile ile sünnet ettirirler.

toy (dügCmN)töri-:ni.i:kİ

Kiçik (Küçük)Çay : Elçilerin kız evine gidip kızı istemelerine Kiçik Çay denir.

Çong (Büyük) Çay : 9 koyun,9 giyim kuşam eşyası,9 ölçek (Köre) buğday 9 a-det ekmek gibi hediyeler 9'er olarak erkek tarafın temsilcileri kızın ailesine (Kızını Vermeyi Kabul ettiği için ) teşekkür (Rahmet ve Ta'zim) selam vermek için gc-lir.Buna Büyük Çay denir.

Yoklak Çayı : Düğünden önce Damadın ailesi gelinin evine ıssık ötkuzuş (Ya­kınlığın ve karşılıklı sevginin artması) için devamlı olarak sıcak yemekleri hediye olarak götürürler.

Toy Maslehet Çayı (Düğün Danışma Çayı): Düğün tarihi kararlaştırıldıktan son­ra damat taraf yakınlarını davet eder ve düğünün nasıl yapılacağını istişare eder-ler.Gcnçlerc vazife taksimi yapılır.Büyükler düğün için gerekli malzemelerin temini için hazırlıkları kararlaştırırlar.

Nikah Okuş (Nikah Kıyma ) : Düğün sabahı damadın babasının temsilcisi da­madı ve arkadaşlarını alarak kızın evine gelir. Mahalle imamı dini kaidelere uygun olarak nikahı kıyar.Nikahtan sonra gelin ve damada tuzlu suya batırılmış ekmek par­çası yedirilir.

Toy Ziyafeti : Nikahtan sonra damat tarafı, kız tarafı ile eşit oranda inek veya koyun keserek kız evinde ortak yemek yapar . Bu yemekler genellikle Pilav veya Kordak adı verilen yemekten oluşur, düğüne gelen misafirlere ikram edilir.

Kız Köçürüş (Gelini Almak ) : Nikahtan sonra gelin ve damat ayrı ayrı mekan­larda akranları ve dostları ile birlikte eglenirler.Kızın yengesi adı verilen sağdıcı gelini hazırlar.Ögleden sonra damat arkadaşları ile birlikte gelerek gelini alır. Gelin yeni evine gitmeden önce annc.baba .kardeş ve yakınları ile vcdalaşır.Onlarlar helallc-şerek dualarını alır."Razılık Alış " adı verilen bu törenden sonra gelin arkadaşları tarafından yeni evine götürülür. Gelin yeni evine gelir gelmez damadın yakınları gelinin başından aşağı un veya şeker saçarlar.Gelin bir halıya oturtulur.Damat evinin önüne yakılan " Külhan " denilen ateşin üstünden 9 kez dolaştırıldıktan sonra evine götürülür. Renkli Şelfer veya büyük çaplı araba tekerlekleri ile gelin alayının önünü kesen yiğitlere de Çaçku saçılır.Damat evinde müzik eşliğinde eğlenceler yapılır.

Yt İZ A(,'KU (Yıl/ Acına) Gelin yem evine geldikten soma yelen misafirlere yemek verilir.Yemekten sonra mil/ıkli eğlenceler tertip edılıı Mü/ık eşliğinde oyna yan damat mü/iğin ritmine uygun oynayarak yelinin önüne kadar gelir ve yelinin yüzünü oılcn ve Çilmbel adı verilen örtüyü açıverir. Aynı şekilde oynayan ki/ da gelinin damat tarafından acılan örtüsünü tekrar örter Hu karşılıklı acına ve kapama olayı üç kez tekrarlandıktan sonra damadın annesi veya onu temsilen bir yakını geli­nin yüzündeki örtüyü açar. Geline altın küpe.bile/ik veya yüksük takar. Yüzündeki örtü açılan gelin oyuna davet edilir.

Düğün dağıldıktan sonra Yenge olarak adlandırılan Hanım gelin odasına gele­rek yatağını hazırlar ve taraflara gerekli tavsiyelerde bulunduktan sonra onları baş başa bırakır.

Selam Bcriş (Selamlama) : Gerdek gecesinin sabahı damat ve gelin karşılıklı o-larak arkadaşları ile birlikte anne ve babalarını ziyaret ederek onlara saygılarını ifade ederler. Taraflar kahvaltısını orada yapar ve kendilerine verilen hediyeleri alarak evlerine dönerler.Damat ve gelin ile birlikte selama giden arkadaşlarına da hediyeler verilir.

Çıllak : Düğünden sonra gelin ve damat tarafı karşılıklı olarak akrabaları, ya­kınları ve komşularını davet ederek yemek verirler ve karşılıklı olarak tanışırlar.

SU TİLEŞ (YAĞMUR DUASI) MERASİMİ

12 Hayvanlı Türk Takvimine göre 22 mart günü bölge halkı toplanarak akar su boylarına veya açık dağ bağrındaki yüksek ve geniş meydanlara toplanır.Burada deve.at,sığır veya koyun kurban ederler. Kurbanın kanını akar suya akıtırlar. Kurban etinden büyük kazanlarda yemek hazırlanırken.toplanan kalabalık Aksakalların ön­derliğinde başlarını göğe çevirerek dönerler ve sema ederler. Daha sonra akar suya bakarak Gök ve Su tanrısından su ve yağmur dilenirler.

Ecdatlarımız islamiyeti kabul ettikten sonra, bu törene mevlut ve Kur'an-i Kerim tilavetini de katmışlardır.

Mezarlıkta ve mezarlığın çevresinde toplanan halledin adamlarının önderliğinde daha önce topladıkları küçük taşları avuçlarında sayarak zikir ve dua ederler.

Bundan başka toprağın sürülmesi ve ekilmesi .sulanması (Su başlaş) tohum a-tılması(Uruk Salış) Mahsul'un toplanması (Hosul kutlaş) törenleri ile sulama kanalları ve arkların başında kurban kesmek (Kan kılış) yağ yakmak (Yağ koklatmak) ve dua etmek şeklinde devam eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder